“Alternatif Uyuşmalık Mekanizmaları ile Adalete Daha İyi Erişimi Gerçekleştirmek Projesi” kapsamında “Uluslararası Ticari Arabuluculuk Konferansı” 09.12.2016 tarihinde İstanbul CVK Park Bosphorus Hotel’de  gerçekleştirildi.

Hazırlayan: Arb.Av.Vasfiye Tülay Yüksel

Katkı: Arb.Av.Yasemin Bal, Arb.Av.Şebnem Akçınar

  1. Oturum

“NEDEN TİCARİ UYUŞMAZLIKLARDA TİCARİ ARABULUCULUK: ETKİLİ UYUŞMAZLIK YÖNETME SİSTEMİ YARATMAK” başlıklı ilk oturum, Yargıtay 19. HD. Başkanı Şükrü SARAÇ başkanlığında açıldı.

Şükrü Saraç, iş davalarının büyük bölümünün işverenlerce kaybedildiği yönünde bir ön yargının varlığına değinerek, kanunları uyguladıklarını belirtti. İşveren aleyhindeki sonuçların, mahkemelerin önyargılı yaklaşımından değil, yasalardan kaynaklandığını açıklayan Saraç, yasalar değişirse uygulamanın da değişeceğini belirtti.

Fransa’dan Jean Claude NAJAR, erken dava değerlendirmesi (taraflar, deliller, emsaller, olasılık senaryoları, maliyetler vs.)  yapıldığında, arabuluculukla ihtilaf çözüm stratejisinin olumlu sonuçlarının tüm dünyada gözlemlendiğini anlattı.

İngiltere’den ticari arabulucu, Yüksek mahkeme avukatı Charles GORDON, arabulucunun dürüstlüğüne güvenin sağlanmasının sürecin başarısını sağlayacağını belirterek, gizliliğin korunmasının da dürüstlük kadar önemli olduğuna dikkat çekti. Arabuluculuğun zaman ve mali tasarruf sağlaması, ticari/sosyal ilişkinin devam etmesi imkanını yaratması nedenleriyle özendirilmesi gerektiğinin üzerinde durdu.

Serkan SEVİM (GYIAD Başkanı), avukatların henüz sözleşmelere arabuluculuk koyma alışkanlığını edinmediğine değinerek,  arabuluculuğun kazandıracağı toplumsal barış ve fırsat eşitliğine dikkat çekerek Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na arabuluculuğun tanıtımı konusundaki emekleri nedeniyle  teşekkür etti. Türkiye’nin cumhuriyet döneminde yargıya 320 milyar dolar harcadığını belirten Sevim, toplumsal uzlaşı projesine uygun olduğu için arabuluculuğun uyuşmazlık çözümünde de en önemli alternatif olduğunu söyledi. Bursa’da sürecin çok hızlı ilerlediğine değinen Sevim, yakın zamanda bir islami arabuluculuk sempozyumu düzenleyeceklerini ve şimdiden herkesi davet ettiklerini ekledi.

Cem ÖNCE (Enerji sektöründe yönetici), arabuluculuk eğitimi de aldığına değinerek, iş dünyasında arabuluculuğun önemini ve kazan-kazan ilkesinin anlamını vurguladı. İş dünyası sürprizden hoşlanmadığını, arabuluculuk sürecinde , sonuçların denetiminin tarafların elinde olmasının arabuluculuğu iş dünyası için çekici kıldığını anlattı. Ticari hayatta şirketler açısından uzlaşı kültürü ve gizliliğin çok önemli olduğunu belirten Önce, arabuluculuk ile sosyal ve ticari ilişkileri korumanın ve geliştirmenin mümkün olduğunu, belirtti, sorunların yargı makamlarında değil, gizliliğin hakim olduğu, marka ve itibara katkı sunan ortak alanda çözülmesi, uzlaşı kültürünün yerleştirilmesini çok önemli bulduklarına değindi.

Tatsiana BİALİAYEVA (Belarus, Uluslarası ticari avukat-arabulucu), arabuluculuğun en önemli kriterlerin gizlilik ve tarafların süreçteki rolü olduğuna değindi. Dava yolunda ortaya çıkacak sürprizlerden bahseden BİALİAYEVA avukatların müvekkillerine öncelikle gizlilik ilkesini anlatmaları gerektiğini belirtti. Kendisinin de avukat olarak kendisine danışan şirketlere arabuluculuk yolunu mutlaka önerdiğini, çünkü arabuluculukta dava ve tahkim yollarındaki bir çok sakıncanın bulunmadığını anlattı. Gizliliğin özellikle uluslararası ticarette daha önemli olduğunu, örneğin ticari buluş konularında gizliliğin önemi nedeniyle arabuluculuğun öneminin büyük olduğunu vurguladı.

Blazo NEDİC (Sırbistan Baro üyesi), 10 yıldır mahkeme salonundan içeri adım atmadığını belirterek sözlerine başladı. Sırbistan’da dava yükünün ağır olduğunu, mahkemelerin iyi çalışmadığını sayısal tablolarla anlatan NEDİC, arabulucuların 1/3 ‘ünün avukat olduğunu, hatta bu arabulucu-avukatların baro üyeliğinden atılmaya çalışıldığını anlattı. NEDİC, arabuluculuk eğitiminin küçük yaşlarda başlamasının önemine değinerek, avukatlara özel eğitimler düzenlediklerini açıkladı. Baro ve ticaret odaları olarak, iflas öncesi arabuluculuk çalışmalarından (bankalarca sağlanan finans kredileri gibi) ve işyerinde taciz konularında arabuluculuğun yaygın olarak uygulandığını anlattı.
2. Oturum

UYUŞMAZLIK ÇÖZÜM SERVİS SAĞLAYICILARIN ROLÜ: ARABULUCULUK PRATİĞİ GELİŞTİRME

Adalet Bakanlığı Müsteşar Yrd. Musa HEYBET arabuluculuğun en etkin, en hızlı çözüm yöntemi olduğunu belirterek oturumu açtı.
Leonardo D’URSO (İtalya, ADR Merkezi kurucu ortak ve YK. Başkanı), dava şartı olarak arabuluculuğun getirildiği uyuşmazlıklarda, başarı oranının % 44 olduğunu; 505 Arb. Merkezi bulunduğunu; yılda 5 bin süreç yürütüldüğünü; başarının da merkezin kalitesine göre değiştiğini; İtalya’nın birden fazla yöntem kullandığını; gönüllü yöntem ve dava şartı yönetimin uyuşmazlık türlerine göre kullanıldığını; AB. Ye sundukları rapordan bölümler (sayısal tablolarla) aktararak, anlattı. “Kolay ortaklık kuruyoruz, kolay uyuşmazlık çıkartıyoruz!” dedi. Pilot arabuluculuk projeleri yürüttüklerine değindi; açıklamasını sigorta arabuluculuğu konusunda bir örnek olayla da canlandırdı. İyi arabulucu seçiminin önemli olduğunu, müvekkilden geribildirim aldıklarını, şikayet olduğu takdirde arabulucuyu sicilden çıkarttıklarını anlattı. Merkezlerde başarı unsurunu etkileyen dört unsur olduğunu, ilk unsurun iyi bir arabulucu seçmek, ikincisi sürecin yönetimine etki eden fiziki/yönetsel sekreterya/, üçüncü unsurun da taraflar ve vaka yönetimini organize den bilgisayar yazılımı, dördüncü unsurun da fiziki mekanın rahat ve konforlu olması noktalarına değindi.

İan CHRİSTİE( İngiltere, Sivil Arabuluculuk Konseyi sekreteri, Baro Meclisi ADR Heyeti Bşk. Yrd.), aile, ceza, akran, toplu(komşuluk) gibi farklı süreç ve örgütlenmelerin olduğunu anlatarak, “Arabulucular tüm bu sorunları çözmekte çok başarılı, çözemedikleri tek ihtilaf kendi aralarındaki ihtilaf!” dedi. Farkındalık yaratmak (dergi, eğitim, tanıtım vs.), kamuoyunda bilinç oluşturmak, araştırmalar yapmak, standartların belirlenmesi ve korunması konularında çalışmalar yaptıklarını anlattı. “Devlet nezdinde arabuluculuk kurum ve kavramını temsil ediyoruz. Konseyimiz özel ya da kamusal servis sağlayıcı değil; bireysel arabulucular ve eğitim kuruluşlarıyla beraberiz. Profesyonel anlamda, Ticari/Medeni/ İş arabulucuları, Onarıcı adalet arabulucuları (fail ve mağdur arasındaki ilişkiyi onarmaya yönelik), akran arabuluculuğu. Bu modelleri uyugulayarak, farkındalık düzeyini arttırmayı, hizmette yüksek standartların oluşturulmasını ve korunmasını hedefliyoruz.” Dedi.
Mehmet AKUĞUR Türkiye, Eurasia Çözüm Merkezi, Ortak), merkezin 1 yıl önce kurulduğunu ve bu 1 yıl içinde çok önemli mesafe kaydettiklerini anlattı.
Ali YEŞİLIRMAK ( Türkiye, İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fak. Öğretim üyesi), hukukçu olmayanların arabulucu olması ve hukukçu arabulucuların başvuru hizmet süresinin düşürülmesi konularının tartışıldığına değinerek, “uyuşmazlığın taraflarına ihtiyaçlarını karşılayabileceklerine inandıkları başka mesleklerden kişileri seçme imkanı tanınmalıdır. Arabuluculuk merkezlerinin fiziksel ve yönetsel hazırlıkları ve oluşturulması hızlanmalıdır. Arabuluculuk, avukatlara anlatılmalı ve sürece taraf temsilcisi olarak katılmaları teşvik edilmelidir. Arabuluculuk eğitiminin kalitesi arttırılmalıdır. Çıkar çatışması kuralları ve etik kurallar da hızla oluşturulmalıdır.” Dedi.
Ana TOSKİC ( Sırbistan, STK. Direktörü), AB destekli projelerle, kamusal ve özel merkezlere destek verdiklerini, bu bağlamda yaptıkları çalışmaları anlattı. Sürecin 2005’ten sonra başladığını, ancak kanu nun uygulanmasının zaman aldığını; Avukatların başta ilgi göstermediklerini, 2015’ten sonra yeni kanun çıktığını, avukatlara ve topluma daha fazla tanıtım yaptıklarını; arabuluculuğu destekleyen çalışmalar ve projelerle 4 tane merkez kurulduğunu; arabuluculuk için spesifik bir eğitim hazırladıklarını; ticaret odasıyla finans, bankacılık, sigortacılık gibi ana sektörleri içeren arabuluculuk prensiplerini de yansıtan, uzman arabulucu yetiştiren özel bir eğitim programı oluşturduklarını anlattı.
Irmak ASLAN (TÜRKİYE, Bursa tahkim ve Arabuluculuk Merkezi Bşk.), kurdukları tahkim ve arabuluculuk merkezi ile, odaların, baştaki eksikliklerini tamamladığını, bir arabuluculuk sürecinde aynı anda, 230 işçi ile işverenin el sıkıştığını; farklı mesleklerden insanlara, arabuluculuk ve tahkim eğitimi verdiklerini; fiziki olarak 2 mekan kurduklarını; bu gelişmeler sonucu örneğin artık Uludağ Üniversitesinin yaptığı sözleşmelere arabuluculuk klozu koymaya başladığını; anlattı. “TOBB’un teşkilatlarında arabuluculuk merkezleri açma projesine önem verdik. İlk uygulama, tüm sözleşmelerimize tahkim ve arabuluculuk klozu koymak oldu. İleri arabuluculuk eğitimi ve farkındalığı arttgırma sürecini, şehrin adli, idari, ticari kurumları ve baro temsilcileri ile elbirliği ile uyguladık. Arabuluculuğu ARGE olarak kabul ediyoruz ve hem tüm meslek gruplarına eğitim veriyor, arabulucu yetiştiriyoruz; hem de kurduğumuz merkezlerle arabuluculuk hizmeti sağlıyoruz. Uludağ Üniversitesi aldığı mal ve hizmet sözleşmelerine arabuluculuk klozu koymakla, bilimyurtlarıyla halk, arabuluculuk sürecinde buluşmuştur.” Dedi.
3. OTURUM: ADALETE ERİŞİM VE UYUŞMAZLIK YÖNETİMİ SİSTEMLERİ TASARLAMADA ALTERNATİF YAKLAŞIM: MAHKEME KATILIMLI ARABULUCULUK
Oturum başkanlığını TBB Y.K. Üyesi Yurdagül ERDOĞAN yürüttü. Erdoğan, arabuluculuk felsefesine değinerek, Mevlana’ya atıf yaptı ve “ Yar ile uzlaşan yarsız kalmaz, müşteri ile uzlaşan karsız kalmaz!” dedi.
Masa KOCİPER (Slovenya, ADR Bşk.), Slovenya’da da mahkemelerde iş yükünün artması nedeniyle mahkeme içinde arabuluculuk programının başladığını; başta yasal dayanak olmadığını, ancak hukukun genel kurallarına dayanarak ilave, ek bir alternatif olarak kullanmaya başladıklarını; pilot çalışmalarla topluma anlatmaya başladıklarını; çıkan sonuçları sayısal olarak analiz ettiklerini; meslekdaşlar arasında bir iletişim ağı kurduklarını; ticari şirketlere, mahkemelere çağrı yaparak, ‘gelin, bir de bunu deneyin’ dediklerini anlattı. “2009 yılından beri, mahkeme içi arabuluculuk yasamızla, Lubjana mahkemelerinde pilot uygulama başladı. Uzun süren ve masraflı yargılamalara seçenek olarak, adalete erişim hakkı gereği, seçenek olarak arabuluculuk süreci uygulandı. Tarafların güven duygusu tatmin edildi. Sonuçları analiz ettiğimizde, uyuşmazlıkların çözümünde başarılı olduğumuzu gördük. Bu uygulamanın, ilave bir imkan/seçenek olduğunu, taraflara mektupla anlatıyoruz. Bu uygulamanın ilave bir imkan olduğunu, sürenin ortalama 3 ay olduğunu, gizli olduğunu, varılacak sonucun mahkeme kararına eşdeğerde olduğunu, taraflara davetiye ile bildiriyoruz. Yargı mensuplarına da,ihtilafları kısa sürede, az maliyetle çözülebileceğini ve yargı yükünün çok azalacağını bildirdik. Hakimler ve avukatlar da eğitildi. Başarı oranımız,yönlendirilen ticari uyuşmazlıkların %25’inde, başarı oranımız % 54 oldu. Kanunumuz çıktıktan sonra, başarı oranımız daha da arttı. ” Şeklinde konuştu. 2010-2011’de 5000 uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözüme kavuştuğunu, sonra bu sayının biraz düşmesine rağmen, programın istikrarlı olarak sürdüğünü anlattı.
Constantin Adi GAVRİLLA ( Romanya, ADR Genel Md.), “Arabuluculuk faaliyetleri, şirketler açısından, özellikle sürdürülebilir kalkınma için çok önemlidir. Adli sistemi bir kapı değil, birden çok kapıya açılan bir koridor olarak düşünmek gerekir. Kredi veren şirketler, performans notu kriterlerinden biri olarak, arabuluculuğu koymalıdır. Dünya Bankası, yoksul ülkelere yardım ederken, bağımsız arabulucularca çözüm üretilecek projelere yardım etmektedir.” dedi. Uganda’dan bir örnek vererek, bir şirket ile yerel topluluk arasındaki ihtilafın, arabuluculuk süreciyle çözümlendiğini anlattı.
Adem ALBAYRAK (Yargıtay Üyesi), 2013 yılında K.Maraş taki bir toplantıda üçü yabancı olmak üzere 5 kişi ile toplandıklarını, bugün gelinen noktanın çok sevindirici olduğunu söyledi. Mevzuattaki hükümlere değinerek, “hakimin teşviki yasaksavma kabilinden olmamalıdır.” Dedi. “5 kişi olarak çıktığımız bu yolun barış ve huzur projesi olarak toplumsa karşılığının oluştuğunu görmek mutluluk verici. Arabuluculukla, tarafların bakış açısı aynı ya da yakın noktaya taşınmaktadır. Emredici düzenlemeler ve mahkeme kararının zorunlu olmadığı her durumda arabuluculuk mümkündür.” Şeklinde konuştu. Arabuluculuğun temel ilke ve kriterlerini kanun maddeleriyle anlatan Albayrak, ticaret hukukunun, arabuluculuğa çok elverişli bir alan olduğuna değindi ve Antalya’da tatil yapan bir İngiliz aile ile otel arasındaki uyuşmazlığın arabuluculuk süreciyle çözümlenişi örneğini verdi, “hem İngiliz aile mutlu, hem otel yönetimi mutlu… Türkiye kazandı.” Dedi. “Arabuluculuk, barışçı çözüm yoludur. Sorun, bakış açısı sorunudur; herkes kendi bakış açısından bakar; arabuluculuk süreci işte bu farklı açı sorununu ortadan kaldırır. Arabuluculuk, esnek çözüm bulma açısından avantajlıdır. Mahkemelerdeki aleniyete karşılık, arabuluculuktaki gizlilik ilkesi, şirketler açısından çok önemlidir. Arabuluculuk el sıkışma projesidir. Vakit nakittir! İş barışı açısından, arabuluculuk çok önemlidir.Arabuluculukla, Gülen Yüzler projesine destek olalım!.” Dedi.
Michel Lichtenstein (İsrail, ADR Programı Mahkeme Yönetimi Süpervizör/Başdanışman), arabuluculuğun aslında bir sosyal etkileşim, bir sihir olduğundan sözetti. “Bu süreçte insanlar kendilerini yeniden konumlandırabilirler. Arabulucular çok farklı alanlarda hizmet sunabilirler, bazen mahkeme konusu olmayacak konular bile olabilir. Eğitimli her insan, gündelik hayatında arabuluculukla uğraşabilir. Duygusal ve bilişsel olarak arabulucuların, yalnız insanlar oldukları söylenebilir. Yani bir çatışma ortamında yalnızsın! İsrail’de eğitim, çok erken yaşlarda başlıyor. Praktikum denilen süreç. Yani eğitim, çoklu mentorlarla, uzun sürüyor. Sicile kayıt, daha sonra gerçekleşiyor. Gizlilik çok önemli. Arabulucular, sürecin devam edebilmesi için, gizliliğe çok önem vermek, korumak zorunda. Empati ve şefkat arasındaki farkları, arabulucunun çok net olarak bilmesi gerekiyor.
İan Christie (İngiltere), “Mevlana’nın bir sözüyle başlanmış olması önemli bu oturuma!” dedi. Arabuluculuk sürecinin, özellikle aile hukukunda yaygın uygulandığını; iş hukukunda önce arabuluculuğun denenmesi uygulamasının İngiltere’de yeni başladığını; işyeri arabuluculuğu uygulamasının bulunduğunu; ticari uyuşmazlıklarda da mahkeme içi arabuluculuğun uygulandığını ve önceleri başarı oranının çok yüksek olduğunu; Galler’de 25 bin pound’a kadar tüm uyuşmazlıkların arabuluculuğa gitmesi için büyük bir reform başladığını; hakimlerin de bu süreçte büyük rolü olduğunu; bir tarafın süreci reddetmesi durumunda bunun müeyyidesi olması gerektiği konusunun tartışılmakta olduğunu; bu süreçle ilgili bir içtihat oluşmakta olduğuna; mahkemelerin mütalaa yaparken bu konuya da baktıklarına; hakimleri, kullandıkları kriterler açısından, biraz tutucu bulduğunu; anlatarak, “Arabuluculuğa hiç uygun olmayan uyuşmazlık yoktur, aile içi şiddet hariç… Çünkü bu esas itibariyle bir sihir sürecidir. Tarafların, elleri güçlü olsa dahi arabuluculuk sürecine ve sürecin sihrine dahil olmaları teşvik edilmelidir.” Dedi.
4.OTURUM: UYUŞMAZLIK ÇÖZÜMÜNÜN GELECEĞİ: EVRENSEL BAKIŞ AÇISI
Oturum Başkanı Prof.Dr. Çağlar MANAVGAT (Türkiye, Bilent Ünv. Hukuk Fakültesi). Ayrıca, borsa uyuşmazlıklarında arabuluculuk benzeri sürecini anlattı ve BİST’teki uyuşmazlık çözüm sürecinden alınması gereken dersler olduğundan sözetti. “BİST’de müşteri ile yatırım kuruluşu arasında çıkan uyuşmazlıklarda uygulanan, tahkim ve arabuluculuk da olmayan, yıllardır uygulanan bir sistem var. SPK.da düzenlenmiş. Y.K. yetkili.Uyuşmazlık Komitesi de Y.K.na yardımcılık görevi yapıyor. Ve uzmanlardan oluştuğundan, çok önemli rol oynuyor. 120 bin Tl.na kadar Y.K. yetkili; daha yüksek miktarda SPK. Yetkili. Süreç de azami 130 günde tamamlanıyor. Cüzi bir masrafı var. Bu sürecin arabuluculukla benzer ve farklı yönleri var. Tahkimle de benzer ve farklı yönleri var. Hatta, dava aşamasında da, o aşamaya kadar olan borsa süreci, mahkemede kullanılabiliyor ve yargı sürecini de hızlandırarak katkı sağlıyor. Sürecin herhangi bir noktasında, taraflardan biri yargıya başvurursa, borsa el çekiyor işten. Yöntemin yararları, arabuluculuğa da ışık tutuyor.
Işıl Yavuz BOZATLI(Türkiye, Bozatlı İnt. Hukuk Müşaviri ve Y.K. üyesi), sözlerine, ‘sen de haklısın’ diyen Nasreddin Hoca fıkrasıyla başladı ve “arabuluculuk geldi, artık her iki tarafın da mutlu olma zamanı geldi!” dedi. Hem avukat, hem de sermayedar olarak pekçok oturumda yeraldıklarını; pekçok otel inşaatında , yüzlerce taşeronla sözleşmeler yaptıklarını, arabuluculuk klozuyla pekçok sorunu çözümlediklerini; sadece bir firma ile, masaya oturmayı reddeden bir tarafla anlaşamadıkları –ki bu firmanın da defterleri yasaya uygun olmadığı için davayı, böylece tüm Bodrum piyasasındaki işlerini de kaybettiğini; arabuluculuk süreciyle, hem para, hem zaman kazandıklarını; artık tahkimde pekçok sorunlar yaşadıklarını; arabuluculukla, ülkenin, barış şansı elde ettiğini anlattı. “Ülkemiz kültürel olarak arabuluculuğa çok uygun. Artık kapıda güzel yasal değişiklikler kapıda… Avukatların da bu işe inanması, arabulucuları kendine rakip görmemesi gerekir. İş dünyası da buna önem vermeli. Mesela yabancı şirketler, bu konuya çok önem veriyor. Yasal durumumuz, çok teşvik edici oluyor bu konuda. İngiltere’de eşler arasında 15 yıldır süren bir uyuşmazlık varmış. Bir eş, dayanamamış, bağırmış, ‘artık daha ne istiyorsun benden?’ diye. Diğer eş, arabulucunun kulağına eğilip fısıldamış, ‘ben sadece, beni sizin kadar dinlemesini istiyorum.’ Demiş. İş dünyası için gizlilik çok önemli. Bu yüzden de arabuluculuk müessesinin geleceğinin çok parlak olduğuna inanıyorum.” Dedi.
Jean Claude NAJAR (Fransa),”Hakikaten bu bir sihir sürecidir. Kazan-kazan sürecidir ve ilişki hiç kopmaz, geleceğe taşınır. Tarafların, özellikle avukatların sürece aşinalığı, yatkınlığı önemli. İş dünyasının katılım yatkınlığı önemli. Yasal danışmanlar, avukatlar, deyim yerindeyse, arabuluculuğu satmalı. Büyük şirketler artık sözleşmelerine arabuluculuk klozu koyuyor. Arabuluculuk konusunda, proje kapsamında yapılan anket sonuçlarını paylaştı. Katılımcıların yarısının, arabuluculuğun zorunlu olması gerektiği görüşünde olduğunu; arabuluculuğun geleceğinin parlak olduğunu ve yeni bir farkındalığın ilerlediğini; yargı sisteminin, süreci kucakladığını ve pekçok AB üyesinin mevzuatında bu konuda düzenleme yaptığını; Türkiye’nin en güzel örneklerden bir olduğunu; Singapur’da da Mart ayında başlayan konferansın bu konuda bir örnek olduğunu; 2017 sonunda 33 anketin tamamlanmış olacağını; anketlerde, çözüm yöntemleri, kullanıcılar, kim ne yapmalı gibi alt kümeleri de olan 4 grup soru sorulduğunu anlattı.
Aşiyan SÜLEYMANOĞLU( Türkiye, Proje Direktörü, Arabulucu): “Herkesin hukuki bir derdi var; ama müthiş hızlı bir veri akışı da var. Aynı zamanda sınırlı kaynak ve zaman var. Hepimizin sorunları var, herkes, ‘bunu nasıl çözeceğim?’ diye soruyor. Öncelikle zihinlerimizi boşaltmamız lazım; bilgi bombardımanından kurtulmamız lazım; sadeleşmemiz lazım. İşte bu süreçte arabuluculuk çok önemli. Çünkü bu süreç çok sade, çok huzurlu… Türkiye bu alanda öncü olabilir. Bir sonraki programımız da bu nedenle sosyal medya olacak.” Şeklinde konuştu.
Hakan ÖZTATAR(ADB Başkanı), “Fakültelerde sadece çatışarak sorun çözme öğretiliyor. Artık barışarak da sorun çözebileceğimizin farkına varmamız gerekiyor. Yıllık 65 bin esas dosyası olan bir mahkemede, hakim, günde ancak 65 dosyaya bakabiliyor. Çok kapılı mahkeme tanımlaması çok önemli. Aslında mahkemeler sadece hukuk alanında bir çözüme varıyor; husumeti çözmüyor; geleceği onarmıyor. Bu zihniyeti yavaş yavaş değiştirmeye başladık. DAVA SON ÇARE OLMALI! İşadamları artık bunu benimsemeye başladı. Arabuluculuk merkezlerini çok önemsiyoruz. Trabzon’da 5 yıldır konuşmayan iki kardeşi barıştırdık. Goodman’ın iki kitabını çeviriyoruz. Telif hakkını bize verdi. Hatta Goodman dedi ki, ‘Türkler bir sahneye çıkarsa, inmeleri çok zaman alır!” diyerek sözleri tamamladı.
Anadolu’da bütün kapıların açıldığı girişe HAYAT denir. Arabuluculuk Hayat’tır.