6-7 Ocak 2017 tarihinde TBB Litai Konuk Evinde Uluslararası Avukatlar Birliği Arabuluculuk Komitesi Sekreteri Prof. Dr. Thomas Gaultier’in katılımıyla “Avukatın Arabuluculuktaki Rolü ve İleri Düzeyde Arabuluculuk Atölye Çalışmaları” adlı konferans ve eğitim programı gerçekleştirildi.

Hazırlayan: Arb.Av.Vasfiye Tülay YÜKSEL

06-07.01.2017 tarihlerinde, Ankara Litai Konukevi’nde, TBB tarafından düzenlenen “Arabuluculukta Avukatın Rolü” konulu seminer, ADB.dan Sn. Yonca Yücel’in sunumuyla açıldı.

İlk olarak söz alan TBB temsilcisi Sn. Yurdagül ERDOĞAN, özetle, “ Bugün ve yarın arabuluculuk sürecinde avukatın rolü’nü konuşacağız. Türkiye’de bu süreç, avukatlara özgülenmiş olarak kurgulandı; diğer ülkelerin aksine. Arabuluculuk elbette ayrı bir disiplin. Ancak bunun sadece avukatlara özgülenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü ancak hukukçu bir arabulucu, uyuşmazlığın arabuluculuğa uygun olup olmadığını tesbit edebilir; anlaşma tutanağına ne yazılıp ne yazılmayacağını tesbit edebilir.
15 bin avukat arabuluculuk eğitimi almış durumda. 5 bin ihtilaf, arabuluculuk sürecine taşındı. Yani avukatlar camiası, bu süreci kucaklamış, benimsemiş durumda. Başka bir arayışa gerek yok; bu işi ancak avukatlar görürebilir. Korkmamıza gerek yok. Biz çok mesafe katettik; devam edeceğiz.
Uzlaştırıcılar kutsaldır; onun için onlara tanrının çocukları derler.”

İkinci olarak söz alan Daire Başkanı Sn. Hakan ÖZTATAR, özetle şu hususları vurguladı: ”Arabuluculuk kurumunun kendisi, doğası gereği, iyidir ve hiç kimse bu kurumun özüne eleştiride bulunamıyor. Fakültelerdeki eğitimler eksik ve yanlış. Fakültelerde, çatışmaya yönelik bir hukukçu eğitimi veriliyor. Ben de bir hakim olarak, arabuluculuk süreciyle tanıştıktan sonra, her çatışmanın hakim önüne gelmemesi gerektiğini anladım, farkettim. Çok kapılı bir hukuk anlayışını benimsememiz lazım artık. Dünyada, uyuşmazlıkların ancak %1’i, son kapı olan mahkeme önüne geliyor.
59 adliyede arabuluculuk merkezi kurduk. Bunların sayısını daha da arttıracağız. Davanın son çare olduğunu, herkese anlatmak zorundayız. Avukatların, bir müvekkil geldiğinde, ‘uygun çözüm hangisidir’ diye düşünmesi ve bunları müvekkiliyle değerlendirmesi, ona anlatması lazım. Çok kapılı adalet anlayışı içinde, hangi çözüm uygunsa, müvekkilini o kapıya yönlendirmesi lazım.
Arabuluculuğun en önemli işlevi, adalete hızlı erişimdir. Bugüne kadar 6 bin küsur uyuşmazlığı tutanağa bağladık. İnsanları, zaten, bir-iki saat müzakereye oturttuğunuzda, hiç iletişim kurmamış insanların, sorunlarını çözdüğünü göreceksiniz.
Barış, yüce bir çabadır; arabulucu arkadaşların bu çabaları bu yüzden çok anlamlıdır. (Fransa izlenimlerini aktararak), Artık hiçbir Türk vatandaşının da, hiçbir Türk şirketinin de üzülmemesi lazım. Yani yasa ile bu süreç daha da hızlanacak. O nedenle, bu konferans büyük önem taşıyor.”

ÖĞLEDEN SONRA OTURUMU:
Bu oturumda, Portekiz’den gelen arabulucu-avukat Thomas GAULTİER, arabuluculuk süreci öncesinde, HAZIRLIK AŞAMASINI anlattı. Yani tarafların arabuluculuk müzakeresine başlamadan önce, yapılması gereken hazırlık sürecini, bu arada bu sürecin önemli unsurlarını anlattı. Avukatların en başta RİSK ANALİZİ yapması gerektiğini vurgulayarak, bunun tekniklerini şöyle anlattı:
“Konuşabilmek, başlıbaşına soylu bir uğraştır. Dava da, son süreç olmalıdır; çünkü çok fazla belirsizlik vardır. Diyelim ki, önümüzde iki buton var: Kırmızı butona bastığımızda, 1 milyon dolar kazanacağız. Yeşil butona bastığımızda ise, yüzde 50 ihtimalle, 100 milyon dolar kazanacağız ya da tümden kaybedeceğiz. Kim kırmızıya basar, kim yeşile? Elleri görelim. Evet çoğunluk, kırmızı diyor; yeşil diyen de var. Yani aslında yanlış cevap yok. Cevap, riski nasıl değerlendirdiğinizle, sizin bakışınızla ilgili. Risk analizi, aslında düşünmeden yaptığımız bir şey. Oysa bunu ölçebilmenin teknikleri var.
Risk analizinizi, kağıda dökebilmeniz lazım. İlla, hakimin ne diyeceği bilemeyebilirsiniz. Ama altın soru şudur: ‘kazanma şansım nedir?’ Sıfır diyorsanız, zaten dava yoluna gitmeyeceksiniz.
Kazanma ihtimaliniz nedir? Kazanırsanız, ne kadar kazanacaksınız? Masrafınız ne olacak? Mahkemeye gitmeden uzlaşırsanız, kazancınız ne olacak, kaybınız ne olacak?
RİSK ANALİZİ: BASİC CRİTERS(Objektif ve sübjektif kriterler) nedir?
Sizin riske nasıl yaklaşacağınız konusunda, kesin olan şeyler var: Mesela geçmişteki bir olay kesindir; ya olmuştur, ya olmamıştır. Ama gelecekteki bir olayın, sıfır ile yüz arasındaki olasılığını kestirebilmek, bir risk analizi yapmayı gerektirir. Bir zar düşünün; her bir yüzünün gelme ihtimali kaçtır? (Burada bir matematiksel işlem örneği verdi.) (Burada, matematiksel, sayısal tablolar da sunumda yeraldı.)
Her olayda, bir olasılık ağacı hazırlayıp, davanın değerini ortaya koymalıyız. Tüm olasılıkların, yüzde ile değerini, bulmalıyız. (“This would be the weighted tree for P’s case”) Eğer ben arabuluculuğa başvurursam, nasıl karar vereceğim? Hangi senaryoda, hangi yol?
Örneğin, 530 bin avro talep eden müvekkilinizi, 167 bin avroya nasıl ikna edeceksiniz?
Olasılık hesaplarında, birtakım öznel unsurları nasıl değerlendireceğiz? Örneğin müvekkil için zaman kaybının değeri nedir? Stress unsurunun değeri nedir? İtibarı kaybının değeri nedir? Gizliliği sağlamak için müvekkiliniz, ne kadar bir maliyete razı oluyor?
Risk analizi yaparken, bir avukat olarak zorlanabilirsiniz. O yüzden, hassasiyet aralığı dediğimiz şeyi kullanmalısınız; ‘%63 şansımız var’ demek yerine, ‘%60-65 şansımız var’ demelisiniz. BU, avukatı, müvekkili karşısında rahatlatır. Müvekkil duygusaldır. Bizler, mesleki profesyonelliğimizle, O’nun için karar verme sürecini kolaylaştırıyoruz aslında. Mahkeme süreci uzun ve zaman kaybına yol açıyor. Bu zaman kaybını müvekkile nasıl açıklayacağız? Baştaki kırmızı-yeşil butonu hatırlayın. Örneğin, müvekkile sormak lazım, ‘Siz gizlilik prensibini korumak için ne kadar bir maliyete hazırsınız?’ diye. Bu hayati bir soru. Müvekkile soruyoruz ve çok öznel bir şeyi, nitel değere döküyoruz.
(NON-MONETARY FACTORS: The client’s risk approach can helpidentify a range for the EMV:
‘Kararı beklerken yaşayacağın stressten kurtulmak için, ne kadar ödemeye hazırsın? Yani tüm bu öznel unsurları, niceliğe döküyoruz ve mahkeme sürecindeki maliyet hesabı yaparken, bunları hesaba katıyoruz. Yani müvekkilin bu öznel unsurlara yaklaşımı önemli. Stress sevmeyen bir müvekkil için, örneğin 10 bin avro düşerken, stressever bir müvekkil için, bunu düşmeyeceksiniz/ekleyeceksiniz. Mahkeme masraflarını hesaplarken, zaman unsurunun maliyeti nedir? Şimdi sonucu alm ak ile 10 yıl sonra almak arasında, müvekkil açısından ne fark vardır?
Tüm bu hesaplamalar sonucu, 530 bin avro ile başlayan müvekkil, şimdi 300 bin avroyu kabul eder duruma gelmiştir. Yani, müvekkiliniz, sizi artık anlayacaktır. Çünkü O’nun verdiği rakamlarla, bu sonuç ortaya çıktı. Müvekkil bunu anlayacaktır. Zaten bence avukatlığın tanımı budur: ‘müvekkille birlikte çalışmak’tır avukatlık.
Zaten, risk analizini, müvekkilinizle birlikte yaptığınızda, davanızın güçlü/zayıf yönlerini de analiz etmiş olacaksınız. Müvekkilinizin sabit referansları olabilir; bunlar hakkında bilgilenmiş olacaksınız.
(Risk analizi için kullanılan yazılım programlarından da sözetti. THREE AGE PRO.)
Arabuluculuk oturumundan önce, avukat-müvekkil arasında verimli görüşmeler yapılmalı; niceliklendirme iyi yapılmış olmalıdır.
KARAR AĞACI, içindeki yüzdeler ne kadar iyiyse, o kadar iyidir. Her ne kadar bazı avukatlar, matematik sevmese de, burada kontrollü bir matematik kullanmak zorundayız; excell sevmek zorundayız!
Artık, müvekkiller daha çok şey biliyor ve daha çok talepkar oluyor! O yüzden, avukatlar da, bu risk analizi ile, bu taleplere daha çok cevap verebilme imkanına kavuşuyorlar. Hatta artık dünyada, hukuk firmalarının ayrı bir risk analizi departmanları bile bulunuyor.
Avukatlar, dava seçeneği için olduğu kadar, arabuluculuk seçeneği için de hazırlık yapmak zorundalar. Başlangıç-gelişme ve sonuç; tüm bu evreler için hazırlıklı olmak zorundasınız.
Müvekkilin, ne istediğini bilmemiz lazım. Gerçek talebi ne? Muhtemel ki, hızlı, itibarını zedelemeyecek, işlerini devam ettirebileceği, rahatça uykusunu uyuyabileceği bir çözüm istiyor! Sormak lazım O’na, ‘neden bunu istiyorsun?’ ‘Zararımı tazmin etmek için…’ ‘Eeee, zararının bu miktarla tazmin olacağını mı düşünüyorsun?’ Tüm alt, tetikleyici, belirleyici motifleri, unsurları deşelemek lazım.
Mahkeme sürecinde, bu deşeleme imkanı olmadığı için, talepler üstünkörü dile getirilir. Oysa taleplerin altında ne var? İstekler, ihtiyaçlar, kaynaklar nelerdir? Tüm bunlar, muazzam konuşma konularıdır; çok üretken olur ; size ve müvekkilinize çok yardımı dokunur.
Karşıdakilerin çıkarları nedir? O, gerçekten ne istiyor? Mahkeme sürecinde bunu farketmeyiz, hatta hiç düşünmeyiz bile… Örneğin sözleşme ihlaili konusunda, her iki tarafın gerçek istekleri, ihtiyaçları konuşulduğunda, bambaşka bir noktaya gidilebilir; hiç hesapta olmayan bir noktada uzlaşılabilir. Bir de karşı tarafın değerleri, kültürel özellikleri nedir?
Bunları bildiğimiz zaman, önerilerimizi iletirken, 1olası çıktılar nedir, karşı taraf ne istiyor, değer mi istiyor, yoksa argümanlarımızı mı öğrenmek mi istiyor, gerçekten anlaşmak mı istiyorlar, yoksa sadece bilgi edinmek mi istiyorlar, bunları bilmek ve ne kadarını verebileceğimize hazırlanmak gerekir. Arabuluculuk sürecinin hazırlıkları sırasında, tüm bunlar düşünülmelidir.
Genellikle, avukatlar siyah/beyaz, mutlakçı düşünürler. Oysa, hiçbirşey, mutlak değildir. Seçeneklerle oynayabiliriz; bu da, daha fazla seçenek demektir. Müvekkilimin ne düşündüğünü, ne istediğini öğrenmek kadar, karşı tarafın da ne düşündüğünü, ne hissettiğini; tüm öznel ve nesnel kriterleri değerlendirmek gerekir.
Özellikle nesnel kriterlerin (öznel kriterlerin de mali değeri bulunarak) bulunması önemlidir. Böylece anlaşmanın adilliği kabul edilebilir, benimsenebilir. Müzakerede, nesnel kriterler bulunmalıdır; ancak böylece, iki tarafça kabul edilebilir bir sonuca ulaşılabilir.
En önemli nesnel kriter kaynağı, mevzuattır. Ben, avukatları dışlayan arabuluculuğu hiç sevmem. Nesnel kriter denince, kanunları bilen, kavramış olan avukatların varlığı çok önemlidir.
Sosyal kriterler de, nesnel kriterlerdendir. Örneğin örf-adet-teamül gibi.
Aslında iki taraf da kendi nesnel kriterlerini getirebilir; uzmanını getirebilir; bir uzmanın yazdığı makaleyi, kitabı getirebilir.
İLKELİ MÜZAKERE tablosundan sözetmek gerekir ve ilkeli müzakerede, avukatın rolü çok önemlidir. Müvekkilinizle çok vakit harcamalısınız ki; O’na, kendisini, problemden ayırabilmesi için yardım edebilesiniz. Duygusal olarak zor bir konuda, konuşabilmeyi ve çözebilmeyi ancak arabuluculuk sürecinde becerebiliriz.
EN İYİ DURUM SENARYOSU NEDİR?
(Think of Options and Alternatives) Seçenek kavramı ile alternatif kavramı birbirinden farklıdır. Seçenek, karşı taraf ile birlikte yapılabilecek olan ihtimallerdir; alternatif ise, tek başınıza yapabileceğiniz şeyleri ifade eder. Ne kadar alternatifiniz var ise, o kadar güçlüsünüz aslında.
Arabuluculuktan alabilecekleriniz, en azından mahkeme ile elde edeceğiniz kadar olmalı; ondan daha az olmalı. Yani, dava alternatifiniz zaten vardır; arabuluculuk ile, bundan daha iyi bir sonuç elde etme ihtimaliniz olmalıdır ki, dava yoluna gitmeyesiniz; müzakereyi tercih edesiniz.
(Substantively, a good outcome to any mediation:
_should be better that you BATNA,
-Should be amongst the best of many OPTİONS,
-Should be LEGİTIMATE by reference to objective criteria of fairness; and
-Should produce COMMİTMENTS likely to be kept.)
Adil olmalı, meşru olmalı, verilen taahhütlere uyulmalı… Bunlar esasa ilişkin olan unusurlar. Bir de usule ilişkin olanlar var: Etkili bir iletişim olmalı; (yapılandırılmış, kızgın olmayan, cool); ilişkiyi daha iyiye götüren bir iletişim olmalı.
Böylece, en iyi alternatif nedir, bu konuda bir sonuca varabiliriz. Sormak lazım müvekkile, çözüm mü istiyorsun, yoksa doğru, haklı olmak mı?
Bir de karşı tarafın alternatiflerini kötüleştirmek için yapılabilecekler var. Değişkenlerimizin ve olasılıklarımızın sayısını arttırmak lazım; yani eldeki dilimlenecek pastayı büyütmek lazım işe başlarken…
Pozisyonlara değil, çıkarlara bakmak lazım. Arabulucu, böyle yapar. Evet ya da hayır demiyorum; nasıl bu sonuca vardınız, dinlemek istiyorum.’ Dinlemek ve karşı tarafa bunu hissetttirmek çok önemlidir. ASLINDA EN BÜYÜK İLTİFAT, DİNLEMEKTİR.
Harward Müzakere anlayışı: 7 Unsur Programı:
(The 7 ELEMENTS of principled negotiation:

-İNTEREST,
– ALTERNATİVES,
-OPTİONS,
-LEGİTIMACY,
-RELATIONSHIPS,
-COMMUNİCATION,
-COMMITMENT)
Etkili arabuluculuk, faydalı arabuluculuk… Bence başarılı arabuluculuk budur. İlle de anlaşmayla sonuçlanmayabilir süreç. Önemli olan, geçirilen zamanın verimli olmasıdır.
Müvekkile, sadece, dava yolundan önce başka seçenekleri olduğunu anlatmak lazım; hazırlık aşamasında. Bir de, bunu denemenin, çok vakit almayacağını bilmeli. Zaten, her an, istersen, dava yolunu seçebilirsin’ diyorum. Ben buna ÇÖZÜM TARTIŞMALARI diyorum. Yani BEYİN FIRTINASI yapıyoruz. ‘Arabuluculuk, gizli bir süreç olduğu için, bunu zayıflık olarak görüp, kaygılanmana gerek yok’ diyorum. Çoğunlukla, denemeyi kabul ediyorlar; ama kısa sürsün istiyorlar. Aslında, deneyince, kendileri de ikna olmuş oluyor; çünkü artık başka bir perspektiften bakmaya başlıyorlar.”

Birinci gün oturumu, Sn. Hakan ÖZTATAR’ın, değerlendirme konuşmasıyla bitti: “ Anlaşma, infaz edilebilir mi? Bence, Türkiye de kullanacağımız risk analizi programı yazılımına, bu unsur da, eklenmelidir!”

THOMAS GAULTİER (Portekiz, avukat, arabulucu), 7 Ocak 2017 günkü sabah oturumunda da, arabuluculuk sürecini ve bu süreçte, avukatın önemine değindi.
“Dün konuştuğumuz hazırlık sürecinden sonra, arabuluculuk sürecini nasıl başlatırız, bunu konuşalım. Önce, ARABULUCULUK HİZMET SÖZLEŞMESİ, çok önemlidir. Arabuluculuk, esas itibariyle, beklentileri yönetmektir.
-Bir öngörüşmeden sonra, bu hizmet sözleşmesinin taslağını taraflara göndermek lazım.
Sözleşmede:
-Taraf bilgileri,
-uyuşmazlık konusuna dair genel bilgi (Tarafları odaklandırmış oluyorsunuz ve kendiniz için de ev ödevi yapma fırsatı sağlamış oluyorsunuz. Hangi konuda hazırlık yapacaksınız?)
-taraflar ne bekliyorlar?/ Tahkim, uzlaştırma, dava ve arabuluculuk hakkında genel bilgi/ benden ne beklemeliler? Arabuluculuk sürecinin temel ilkeleri yazılmalıdır. Taraflara istedikleri takdirde, istedikleri yazılı ya da diğer maddi delilleri de getirebilecekleri belirtilmelidir.
-Bu hizmet sözleşmesi ve taslağı önceden göndermek, hem kendinizi, hem tarafları korumanızı sağlar. (arabulucu ücreti, gizlilik vs.)
-Gizlilik, bu hizmet sözleşmesinde de olmalıdır.
-Arabulucunun statüsü de, otoritesi de bu sözleşme ile başlar.
-Arabuluculuk yol haritası.( Oturum usulleri, birlikte ya da ayrı ayrı özel oturum yapılabileceği, masraf ve ücretler, tarih ve yer bilgileri; müzakere etme/temsil etme/imza atma yetkilerinin kontrolü
-Hizmet sözleşmesinin imza edilmesi.

-Karşı taraf, arabuluculuk davetini reddetse bile, arabuluculuk hakkında genel bilgi ve avantajlarını açıklayan bir metin göndermek lazım. Böylece, ileri aşamalarda dahi, konu hakkında düşünme ve fikir değiştirme fırsatı vermiş olursunuz.
-hatta, ilk başvuran tarafa, “masaya getirebileceğiniz bir-iki öneriniz var mı?” sorusunu yöneltiyorum ve bunu karşı tarafa iletip iletemeyeceğimi soruyorum. Karşı tarafa da, davet edenin çözüme ilişkin önerileri olduğunu bildiriyorum. Avukat, masada bir teklif olduğunu müvekkiline bildirmek zorunda. Bu da, arabuluculuk sürecini masaya getirmenin bir dolambaçlı yolu aslında.
-Bu durumda, süreç başlamasa bile, bu, sizin başarısızlığınız olmaz. Pekçok kez reddedilebilirsiniz, ama bilgi yaygınlaştıkça, insanlar denemeye daha çok istekli olacaktır.

1- AÇILIŞ KONUŞMASI VE DEVAMI:
-Her arabulucunun ayrı bir tarzı vardır; kimisi 2 dakikada bitirebilir; kimi yarım saat konuşabilir.
-Aslında, hizmet sözleşmesi taslağı ve imzası ile, ilk oturum başında yapacağınız açılış konuşmasının hemen hemen tüm unsurlarını tamamlamış olursunuz.
-Açılış konuşmasında, arabulucu, kendisine güven duyulmasını ve kılavuzluğunun kabul edilmesini sağlamalıdır. Amaç, süreci, onların kendilerini rahat hissedecekleri bir noktaya doğru ilerletmektir.
-Ben kimim? Kendimi tanıtmalıyım. (Avukat olduğumu söylememeliyim!)Rolüm ne olacak?
-Tarafların, varsa avukatlarının rolü ne olacak? 3. Şahıslar olabilir, uzmanlar olabilir oturumda. Yani odada kim olacak, rolü ne olacak, bulunma sebebi ne olacak, önceden belirlemek lazım.
-Problem Nedir? Hizmet sözleşmesinde tanımlanan olguyu, biraz daha açarım. Özel, problemli, tartışılması gerekli hususları tek tek belirlemeye çalışırım. Yani yazılı bir gündem oluşturulmalıdır.
-Çözüme ulaşmak için benimle birlikte birkaç saat geçirmeyi taahhüt eder misiniz?
-Süreç bilgisi, oturum kuralları, lojistik(çay kahve, telefon vs.) Hizmet anlaşması ve açılış konuşması ile yeterince bilgilendirmiş ve beklentileri yönetmiş olursunuz.

2- MÜZAKERE / SORULAR
-Aslında, benim yaptığım işi, en iyi anlatan kavram, “amigoluk”tur. Tarafları konuşmaya teşvik etmeliyim. Çünkü konuştuğumuz sürece, çözüme ulaşılabilir.
-Sorular, arabulucunun en önemli aracıdır. Sorular sayesinde, olay hakkında bilgi alır; aynı zamanda diğer tarafın da dinlemesini ve bilgi almasını sağlamış olursunuz.
-Ben esas hakkında karar vermem; sadece usul konusunda karar verme yetkim vardır. Ben onları yönlendirebilirim; soru sorabilirim. Soru sormaya da bayılırım.
-Arabulucu, açılış konuşmasından sonra, çok az konuşmalıdır. Soru sormak ve geribildirim yapmak gibi.
-Hazırlık aşamasında , mutlaka sorular hazırlamalısınız.
-Tempo düştüğünde, bu önceden hazırladığınız sorular sizin imdadınıza yetişebilir.
-Esnek olunmalıdır. Ama, önemli soruları takip ederim; cevaptan kaçınsalar bile, o soruya daha sonra yine dönerim ve tekrar sorarım. Ve mümkün olduğunca, o soruya, niye cevap alamadığımı anlamaya çalışırım.
-Geribildirimler yaparım. Bir tarafın söylediğini, farklı kelimelerle, fakat olumlu cümlelerle, tekrar ederim. Geribildirim, hem güven verir; hem tarafların birbirini anlamasını sağlar.
“Bir daha asla bu kişiyle çalışamam, O’na asla güvenemem” dediğinde, “sizin bıkkın olduğunuzu görüyorum, güven duyma konusunda endişeleriniz olduğunu görüyorum.” Diyerek geribildirim yapılabilir.
-Geribildirimler, doğru anladığınızı tarafların teyit etmesini sağlar. Diğer tarafın , anlamasını sağladığı gibi, olumsuz sözler söyleyen tarafa, bunu düzeltme şansı da vermiş olursunuz.
-Soru sorma, size kontrol yetkisi verir. Tartışmayı yönlendirmek için, kontrol sizdedir; ama, onlar kontrolün kendilerinde olduğunu sanırlar. Soru sordukça, kontrol yetkisi sizde kalır ve deyim yerindeyse, “topu çevirmiş oluşunuz.”
-DİNLEME ÖNEMLİDİR. En iyi arabulucu, en iyi dinleyen, tek bir kelime söylemeden tarafların anlaşmasını sağlayan arabulucudur. Mümkün olduğunca az konuşarak, iyi dinleyerek, açık uçlu sorularla da iyi dinlediğinizi göstererek, bir güven ortamı oluşturmuş olursunuz. Zorlamadan, rahatsız etmeden, düşünmelerine, yeni bilgileri değerlendirmelerine ikna etmiş olursunuz.

-SORU ÇEŞİTLERİ:
-Açık Uçlu sorular: Çok kısadır, bilgi almak için kullanılır. “Lütfen anlatın bana, ne oldu?”
-Kapalı uçlu sorular: Burada cevap yönlendirilir; taraf kısıtlanır ve süreci kontrol etmesi önlenir.
-Detaylandırıcı sorular: “Son üç yıldır kar oranlarınız bunlar, peki son altı yıldaki kar oranlarınız nedir?” gibi. Bunlar neden/nasıl sorularıdır.
-Yönlendirici sorular: “Bu akşam yemekte ne istersin?” YERİNE, “Bu akşam kebap yemek ister misin?” diye sormak gibi.
-Kavramsal açıklama gerektiren sorular: neden? Soruları. Tüm düzeylerde, tarafları düşünmeye iter.
-Nasıl? Soruları, benim en çok sevdiğim sorulardır.
-Varsayımlar üzerine düşünmeye iten sorular: (Genelde özel oturumlarda sorarım.) “Bu sonuca nasıl geldiniz?” “Varsayın ki,…… oldu, ne düşünürsünüz?” kendi argümanları üzerinde şüpheye düşürücü sorulardır. Başka bakış açılarını anlamayı sağlar.
-Yani sadece geçmişi keşfetmek için değil, gelecek üzerinde de düşünmeye, tasarlamaya zorlayan sorular sormalısınız özel oturumlarda.
-Sorular hakkında soru sorma: “neden bu soruyu sordunuz?” Onları yönlendirmiş ve farklı açılardan düşünmeye zorluyorsunuz. Cevap alamasanız bile, şunu söyleyebilirsiniz, “bana cevap vermeseniz bile, en azından, sorduğum soru hakkında düşünmenizi rica ediyorum.”

1- ÇÖZÜM ANLAŞMASI:
Hizmet sözleşmesi, daha da genişletilerek yazılmalıdır.

-ÖĞLEDEN SONRA OTURUMU:
Canlandırma yapıldı. Erol Koç ve Sever Köz, eşarabulucu oldular.
Phil (Tufan Uz), avukatı (….) oğlu Jr. (İ. Medet Akpınar), ab
Jack (Hamdi Can Ünsal), avukatı (….), kızı (….)

Anlaşma sağlanamadı ve oturum kapatıldı.
Thomas’ın değerlendirmesi: “ Pek çok olumlu beceri uygulandı. Kuralları uyguladınız. Pek çok tekniği kullandınız. Arabulucu kontrolü hiç kaybetmedi…… Tebrik ediyorum.”

Konferans, plaket sunumu ve fotoğraf çekimleri ile sona erdi.